20 Nisan 2008 Pazar

BİTKİLERLE İLGİLİ HADİSLER

1. Telbineye(Arpa unuyla yapılan çorba) önem veriniz. Hastaya onu yediriniz. Hadis-i Şerif.
2. Sizden biriniz kalbi üzerinde bir ağırlık hissettiği zaman ayva yesin. Hadis-i Şerif.
3. Bir kimse bakla yerse, yemeye devam ederse Hz. Allah(C.C.) o kimsenin yediği baklanın misli kadar hastalığını çıkarır. Hadis-i Şerif.
4. Sizlere iki şifayı tavsiye ederim. Birisi bal, diğeri Kuran okumaktır. Hadis-i Şerif.
5. Sizlere sinameki ve Sennut’u yani tereyağı, bal ve kimyon karışımı tavsiye ederim. Zira bunlar ölümden başka her derde devadır. Hadis-i Şerif.
6. Ekmeğe saygı gösteriniz. Çünkü Yüce Allah onu göklerin bereketinden indirmiştir. Hadis-i Şerif.
7. Bir sahabenin; “Ya Resulullah kardeşim isale yakalandı.” dediğinde Peygamberimiz; “Bal şerbeti içirin. İsale karşı soğuk bal şerbeti çok faydalıdır.” buyurdu. Hadis-i Şerif.
8. Yaylada otlayan genç devenin sütü, sindirim bozukluğu olan kimseler için devadır. Hadis-i Şerif.
9. Hardal ve tere tohumuna kıymet veriniz. Zira Hz. Allah bunları bir çok derde deva kılmıştır. Hadis-i Şerif.
10. İçinde hurma bulunmayan evin halkı açtır. Hadis-i Şerif.
11. Her kim kalbinin düzgün çalışmasını isterse incir yemeye devam etsin. Hadis-i Şerif.
12. Ey Aişe, çorba pişirdiğiniz zaman kabağını çok koyunuz. Zira kabak üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir. Hadis-i Şerif.
13. Hindibayı silkmeden yeyiniz. Zira cennetten üzerine damla düşmediği bir gün yoktur. Hadis-i Şerif.
14. Hurmanın hararetini karpuzun soğukluğu ile, karpuzun soğukluğunu hurmanın harareti ile gideriniz. Hadis-i Şerif.
15. Yemekten evvel kavun yenirse kanı yıkar, hastalıkları giderir. Hadis-i Şerif.
16. Bağsur hastalığı olan İbni Abbas’a, “Gebere otunun çiçek tohumlarını alıp iyice döv, sonra sulandırıp içersin.” Hadis-i Şerif.
17. “Ayağımız ağrıyor.” diyenlere; “Ayağınıza kına yakın.” buyururlardı. Hadis-i Şerif.
18. Mantar ekip dikmeden yetişen bir bitkidir. Suyu ise göz hastalığına şifadır. Hadis-i Şerif.
19. Yatmadan evvel maydanoz yemek, tatlı bir nefesle uyumaya, diş ağrısını gidermeye şifadır. Hadis-i Şerif.
20. Mercimek yemeye devam ediniz. Mercimeği yetmiş peygamber övmüştür. Hadis-i Şerif.
21. Sizin narlarınızdan bir nar yoktur ki, içinde cennet narından bir tane bulunmasın. Hadis-i Şerif.
22. Gözü ağrıyan Hz. Ali’ye; Kırmızı pancar yemelerini tavsiye etmiştir. Kırmızı pancar, hastalıkların etkisini azaltır. Hadis-i Şerif.
23. Yerden biten her bitkide şifa ve zehir vardır. Pirinç ise öyle değildir. Onda yalnız şifa vardır. Hadis-i Şerif.
24. Sarmısak yiyiniz ve onunla tedavi olunuz. Çünkü sarmısakta yetmiş derde deva vardır. Hadis-i Şerif.
25. Eğer ölüme şifa ve çare olan birşey olsaydı sinameki olurdu. Hadis-i Şerif.
26. Sirke negüzel bir katıktır. Allah’ım sirkeyi bereketlendir. Çünkü sirke benden önceki peygamberlerinm de katığı idi. Sirke bulunan ev katık sıkıntısı çekmez. Hadis-i Şerif.
27. İnek sütüyle tedavi olunuz. Çünkü sütteHz. Allah’ın şifa yarattığı kanaatindeyim. Zira inek her çeşit ottan otlanmaktadır. Hadis-i Şerif.
28. Hardal ve tere tohumuna kıymet veriniz. Çünkü bir çok derde devadır. Hadis-i Şerif.
29. Udu hindiye kıymet veriniz. Onda yedi hastalık için şifa olduğu muhakkaktır. Boğaz şişliğinde tozunu zeytinyağına karıştırıp buruna damlatılır. Hadis-i Şerif.
30. Üzüm yiyiniz. Yorgunluğu giderir, sinirleri kuvvetlendirir, öfkeyi durdurur. Bir kişi günde yirmibir adet kuru siyah üzüm yerse, cesedinde hoşlanmayacağı bir şey kalmaz. Hadis-i Şerif.
31. Zemzem suyu hangi niyetle içilirse onun içindir. Eğer şifa niyetiyle içilirse şifa bulur, susuzluğu gidermek için içilirse susuzluğu giderir, açlığı gidermek niyetiyle içilirse doyurur. Çünkü o su Cebrail’in(A.S.) ayağını vurarak çıkardığı, ayrıca Allah’ın(C.C.) İsmail’e içirdiği kutsal ve mubarek bir sudur. Hadis-i Şerif.
32. Zeytin yağını yiyiniz ve onunla yağlanınız. Zira o, mubarek, kıymetli ve değerli bir ağaçtan yetişmektedir. Hadis-i Şerif.
33. Sizlere çörek otunu tavsiye ederim. Zira bunda ölümden başka bir çok hastalık için şifa vardır. Hadis-i Şerif.
34. Veba hastalığından, aslandan kaçar gibi kaçınız. Hadis-i Şerif.
Çörek otunu ve veba hastalığını inceleyen bilim adamları Hazreti Resulullah’ı tasdik edip doğrulamışlardır.
Unutkanlıktan şikayet eden bir kişiye; “Size inek sütü tavsiye ederim. İnek sütü kalbi ve dimağı kuvvetlendirir, unutkanlığı da giderir.” Hz. Ali(R.A.)
Günlük yemeye devam edin. O kalbi kuvvetlendirir. Unutkanlığı da giderir. Hz. Ali(R.A.)
Yiyeceklerin efendisi önce et, sonra pirinçtir. Hz. Ali(R.A.)

BİTKİLERLE İLGİLİ HADİSLER

1. Telbineye(Arpa unuyla yapılan çorba) önem veriniz. Hastaya onu yediriniz. Hadis-i Şerif.
2. Sizden biriniz kalbi üzerinde bir ağırlık hissettiği zaman ayva yesin. Hadis-i Şerif.
3. Bir kimse bakla yerse, yemeye devam ederse Hz. Allah(C.C.) o kimsenin yediği baklanın misli kadar hastalığını çıkarır. Hadis-i Şerif.
4. Sizlere iki şifayı tavsiye ederim. Birisi bal, diğeri Kuran okumaktır. Hadis-i Şerif.
5. Sizlere sinameki ve Sennut’u yani tereyağı, bal ve kimyon karışımı tavsiye ederim. Zira bunlar ölümden başka her derde devadır. Hadis-i Şerif.
6. Ekmeğe saygı gösteriniz. Çünkü Yüce Allah onu göklerin bereketinden indirmiştir. Hadis-i Şerif.
7. Bir sahabenin; “Ya Resulullah kardeşim isale yakalandı.” dediğinde Peygamberimiz; “Bal şerbeti içirin. İsale karşı soğuk bal şerbeti çok faydalıdır.” buyurdu. Hadis-i Şerif.
8. Yaylada otlayan genç devenin sütü, sindirim bozukluğu olan kimseler için devadır. Hadis-i Şerif.
9. Hardal ve tere tohumuna kıymet veriniz. Zira Hz. Allah bunları bir çok derde deva kılmıştır. Hadis-i Şerif.
10. İçinde hurma bulunmayan evin halkı açtır. Hadis-i Şerif.
11. Her kim kalbinin düzgün çalışmasını isterse incir yemeye devam etsin. Hadis-i Şerif.
12. Ey Aişe, çorba pişirdiğiniz zaman kabağını çok koyunuz. Zira kabak üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir. Hadis-i Şerif.
13. Hindibayı silkmeden yeyiniz. Zira cennetten üzerine damla düşmediği bir gün yoktur. Hadis-i Şerif.
14. Hurmanın hararetini karpuzun soğukluğu ile, karpuzun soğukluğunu hurmanın harareti ile gideriniz. Hadis-i Şerif.
15. Yemekten evvel kavun yenirse kanı yıkar, hastalıkları giderir. Hadis-i Şerif.
16. Bağsur hastalığı olan İbni Abbas’a, “Gebere otunun çiçek tohumlarını alıp iyice döv, sonra sulandırıp içersin.” Hadis-i Şerif.
17. “Ayağımız ağrıyor.” diyenlere; “Ayağınıza kına yakın.” buyururlardı. Hadis-i Şerif.
18. Mantar ekip dikmeden yetişen bir bitkidir. Suyu ise göz hastalığına şifadır. Hadis-i Şerif.
19. Yatmadan evvel maydanoz yemek, tatlı bir nefesle uyumaya, diş ağrısını gidermeye şifadır. Hadis-i Şerif.
20. Mercimek yemeye devam ediniz. Mercimeği yetmiş peygamber övmüştür. Hadis-i Şerif.
21. Sizin narlarınızdan bir nar yoktur ki, içinde cennet narından bir tane bulunmasın. Hadis-i Şerif.
22. Gözü ağrıyan Hz. Ali’ye; Kırmızı pancar yemelerini tavsiye etmiştir. Kırmızı pancar, hastalıkların etkisini azaltır. Hadis-i Şerif.
23. Yerden biten her bitkide şifa ve zehir vardır. Pirinç ise öyle değildir. Onda yalnız şifa vardır. Hadis-i Şerif.
24. Sarmısak yiyiniz ve onunla tedavi olunuz. Çünkü sarmısakta yetmiş derde deva vardır. Hadis-i Şerif.
25. Eğer ölüme şifa ve çare olan birşey olsaydı sinameki olurdu. Hadis-i Şerif.
26. Sirke negüzel bir katıktır. Allah’ım sirkeyi bereketlendir. Çünkü sirke benden önceki peygamberlerinm de katığı idi. Sirke bulunan ev katık sıkıntısı çekmez. Hadis-i Şerif.
27. İnek sütüyle tedavi olunuz. Çünkü sütteHz. Allah’ın şifa yarattığı kanaatindeyim. Zira inek her çeşit ottan otlanmaktadır. Hadis-i Şerif.
28. Hardal ve tere tohumuna kıymet veriniz. Çünkü bir çok derde devadır. Hadis-i Şerif.
29. Udu hindiye kıymet veriniz. Onda yedi hastalık için şifa olduğu muhakkaktır. Boğaz şişliğinde tozunu zeytinyağına karıştırıp buruna damlatılır. Hadis-i Şerif.
30. Üzüm yiyiniz. Yorgunluğu giderir, sinirleri kuvvetlendirir, öfkeyi durdurur. Bir kişi günde yirmibir adet kuru siyah üzüm yerse, cesedinde hoşlanmayacağı bir şey kalmaz. Hadis-i Şerif.
31. Zemzem suyu hangi niyetle içilirse onun içindir. Eğer şifa niyetiyle içilirse şifa bulur, susuzluğu gidermek için içilirse susuzluğu giderir, açlığı gidermek niyetiyle içilirse doyurur. Çünkü o su Cebrail’in(A.S.) ayağını vurarak çıkardığı, ayrıca Allah’ın(C.C.) İsmail’e içirdiği kutsal ve mubarek bir sudur. Hadis-i Şerif.
32. Zeytin yağını yiyiniz ve onunla yağlanınız. Zira o, mubarek, kıymetli ve değerli bir ağaçtan yetişmektedir. Hadis-i Şerif.
33. Sizlere çörek otunu tavsiye ederim. Zira bunda ölümden başka bir çok hastalık için şifa vardır. Hadis-i Şerif.
34. Veba hastalığından, aslandan kaçar gibi kaçınız. Hadis-i Şerif.
Çörek otunu ve veba hastalığını inceleyen bilim adamları Hazreti Resulullah’ı tasdik edip doğrulamışlardır.
Unutkanlıktan şikayet eden bir kişiye; “Size inek sütü tavsiye ederim. İnek sütü kalbi ve dimağı kuvvetlendirir, unutkanlığı da giderir.” Hz. Ali(R.A.)
Günlük yemeye devam edin. O kalbi kuvvetlendirir. Unutkanlığı da giderir. Hz. Ali(R.A.)
Yiyeceklerin efendisi önce et, sonra pirinçtir. Hz. Ali(R.A.)

BİTKİLERDEN GELEN DESTEK LİF

Sindirim enzimlerinden etkilenmeyip, diğer besin öğeleri gibi sindirimi yapılamayan ve bitkilerde bulunan çeşitli maddelere lif (posa) denilmektedir.Lif hiçbir vitamin, mineral, kalori sağlamaz. Aksine sindirim, sistemimizin rahat çalışmasına yardımcı olur. Kanser, kalp hastalığı, diyabet gibi hastalıklara karşı korunma sağlarken; kabızlık ve birçok bağırsak bozukluklarının engellenmesine yardımcı olur.Lif; çözünebilen ve çözünemeyen olarak bitkilerde yer alır. Çözünemeyen liflerin tahılların kepeğinden ve kurubaklagillerden alırız. Bu tür lifler, dışkı hacmini artırarak kanserede neden olabilecek maddelerin hızla bağırsaklardan atılmasını sağlamaktadır.Çözünen lifler ise elma, muz, turunçgiller, havuç gibi meyve sebzelerde bulunurlar ve midede suyla birleşip, jöle oluştururlar. Gıdanında mideden geçişini yavaşlattıkları için daha uzun süre tokluk hissi oluştururlar. Teknolojinin gelişmesi sonucu tüm gıdalar rafine edilmekte, ayrıca fast-food tarzı beslenme yaygınlaştığı için lif tüketimi oldukça azalmıştır.Günde 20-35 gram arasında lif tüketilmesi önerilmektedir. Ancak lif alımını birden artırmak şişkinlik, bulantı, hatta gaza sebep olabilir. Yan etkilerini bol su içerek önlemek mümkündür.Günde 3 porsiyon sebze, 2 porsiyon meyve, 6 porsiyon tahıl ve kurubaklagil yenerek lif ihtiyacı karşılanabilir.Normal sağlık koşullarında lifli besinleri sofranızdan eksik etmemeniz tavsiye edilir.Görüldüğü gibi canlılığın temeli, besinlerin alınması, sindirilmesi, hücrelere taşınması, solunumla alınan oksijen varlığında enerjiye dönüştürülmesi, küçük parçaların birleştirilerek yeni ve yıpranan hücrelerin yapılmasına dayanır. Bu olaylarda kısaca "metabolizma" deyimiyle açıklanır. Metabolizma; gıdaların alınmasından hücrelerde kullanımına kadar geçen süreçtir.İhtiyaç duyulan besin öğeleri, doğal olarak değişik besinlerin bünyelerinde farklı miktarlarda bulunur. Çok çeşitli olan yiyeceklerimizin bazıları enerji yönünden, bazıları protein ve bazılarıda vitamin yönünden zengindir.Bütün besinleri bir arada yememiz mümkün değildir. Bu yüzden besinleri, besleyici değerleri ve vücudumuza sağladıkları yarar bakımından 5 grupta topluyoruz. Bir grup altına sayılan yiyecekler birbirinin yerini tutar. Günlük beslenmemizde her gün her grubtan bir yada bir çok besini ihtiyacımız kadar tüketmeliyiz. Böyle yeterli ve dengeli beslenmiş oluruz.
Besin Grupları
Nitelikleri
I.ET,BALIK,YUMURTA,KURUBAKLAGİL
Protein,B vitaminleri,Demir ve Çinkodan zengindir.
Kırmızı et
Doymuş yağ, kolesterol içerir
Beyaz et
Yağ Doymuş yağ, kolesterol azdır.
Yumurta
Yağ ve Doymuş yağ daha az, kolesterol çoktur.
Kurubaklagil
Çok az yağ içerir. Doymuş yağ ve kolestrol yoktur. potasyum, magnezyum, ve posadan zengindir.
Fındık,ceviz vs.
Doymamış yağ, E vitamini magnezyum ve potasyumdan zengindir.
II.SÜT ve SÜT ÜRÜNLERİ
Kalsiyum, B vitaminleri ve pronteinden zengindir.
Süt-Yoğurt
Yağ ve kolesterol azdır.
Yağlı peynirler
Yağ doymuş yağ, kolesterol çoktur.
Yağsız peynirler
Yağ ve kolesterol çok azdır.
III.SEBZE ve MEYVELER
C vitamini ve bazı B vitaminleri ile, A vitaminin öncüsü karot enoidler, posa ve potasyumdan zengindir.
Yeşil yapraklılar
C, E vitaminleri ve karotenoidler zengindir.
Turunçgiller, domates
C vitamininden zengindir.
Havuç, Kayısı
Karotenoidlerden zengindir.
IV.TAHIL ve TAHIL İÇEREN ÜRÜNLER
Enerji verirler, karbonhidrat kaynağıdır. Kepekli olanlar ve bulgur B vitaminlerinden zengindir. Rosalı maddeleri ve E vitamini içerir.
V.YAĞLAR ve TATLILAR
Saf besinlerdir. Enerji kaynağıdır.
Tereyağ
Doymuş yağ, kolesterol çoktur. A vitamini vardır.
Margarin
Doymuş yağ çok, kolesterol çoktur. A,D,E vitaminleri vardır.
Palmiye ve Zeytinyağı
Tekli doymamış yağ içerir. Kolesterol yoktur. E vitamini, karotenoidler içerir.
Bitkisel sıvı yağlar
Çoklu doymamış yağ içerir. Kolesterol yoktur. E vitamini bulunur.
Tatlılar
Saf karbonhidrat kaynağıdırlar. Pekmez; kalsiyum,ve potasyum bulunur.
Tabloda sıralanan ilk 4 grup temel besin öğelerini içerir. Üç ana öğünde her gruptan mevsime ve bütçeye uygun yiyecekler seçilmelidir. Özellikle mevsiminde yenilen sebze ve meyveler hem daha lezzetli, hem daha ucuz olur.Salça, tuz ve baharatlar da tıpkı yağ ve şeker gibi yemeklerin lezzetini artıran öğelerdir. Çok az kullanıldıkları için beslenmeye fazla katkı sağlamazlar.Yiyeceklerin seçimi kadar, pişirilme şekline, lezzetine ve kokusuna da aynı özeni göstermeliyiz. Unutmayalım ki israf edilen her yiyecek önce kendi bütçemize, sonra ülke ekonomisine zarar verebilir demektir.Daha sonraki bölümlerimizde sağlıklı beslenme nasıl olmalı? Neleri hangi sıklıkla yemeliyiz? Yiyeceklerimizin miktarları nasıl olmalı? Sorunlarına cevap arayacağız. Kısaca yeterli ve dengeli beslenme örneklerini sunmaya çalışacağız.

BİTKİ ÇAYLARININ FAYDALARI

Bitki çayı hazırlarken özellikle taze kaynamış klorsuz su kullanılmalı. Birçok hastalıkta klorun zararlı olduğu saptanmıştır. Suyunuzu kaynattıktan sonra bir iki dakika dinlendirin. Porselen bir demliğe önce çayını yapacağınız bitkiyi koyun ve üzerine gerekli miktarda su ekleyin. Genellikle 1 tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ot için dörtte bir litre su kullanmak gerekir. Çayın demlenmesi için 2-5 dakika yeterlidir. Kök bitkilerden çay yapacağınızda (zencefil, havlıcan gibi) aynı miktarda su ve bitkiyi birlikte cezveye koyup kaynatma yoluyla çayınızı yapabilirsiniz.Ihlamur: Soğuk algınlığına ve öksürüğe karşı en etkili ve en yaygın olarak kullanılan doğal ilaçlardan biri olan ıhlamur, uykusuzluk, spazm ve kan dolaşımı bozukluklarında da kullanılır. Özellikle akşam saatlerinde fazla içmemeye dikkat etmek gerekir, çünkü fazla miktarda alındığında uykusuzluğa neden olabilir. Yapraklarında çok miktarda klorofil taşımasından dolayı kansızlık durumunda kullanılmasında fayda vardır. Diğer çaylarda olduğu gibi ıhlamuru da hazırladığınız zaman için ve bir daha kaynatmayın. Çünkü uzun süre kaynatılıp içilen ıhlamur size yarardan çok zarar verebilir. Yogi Çayı: Hintli yogilerin içtiği baharatlı bir çay. Tam da kış mevsimine uygun, yani ısıtıcı. Ayurvedik bir çay yogi çayı ve yoğun baharatların karışımından oluşuyor. Bu çayı hazırlamak için ufak bir tencereye bir parça kabuk tarçın, 4-5 kakule tanesi, 1 ufak kök zencefil, 2 karanfil ve 4-5 adet tane karabiber koyun. Üzerine 2 su bardağı su ilave edip 5 dakika kadar kaynattıktan sonra dilerseniz içine 1 tatlı kaşığı siyah çay ekleyip biraz demlendirip süzün. Dilerseniz sütle karıştırıp için. Isırgan: Isırgan, birçok rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar bahçelerde bol miktarda yetişen bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarına, mide, bağırsak, böbrek, romatizma ve gut hastalıklarına iyi gelir. Ayrıca nefrit, sarılık, idrar yolları taşları ve özellikle kansere karşı günde 3-4 fincan ısırganotu çayı çok yararlıdır. Isırgan çayını hazırlamak için kişi başına bir tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ısırganotu yeterlidir. Biberiye: Bu güzel kokulu bitkinin kullanılmadığı hastalık yok gibi. Özellikle kan dolaşımı hastalıklarına, romatizma ve astım hastalıklarına, mide ve bağırsak gazlarına karşı kullanıldığı gibi ağır yemeklerden sonra içildiğinde sindirimi kolaylaştırır. Ayrıca bronşit, öksürük, migren, gastrit, başağrısı, ağrılı adet, düşük tansiyon, kabızlık, safra kesesi taşı, ishal ve karaciğer rahatsızlıklarında da kullanılır. Hoş bir tat vermesi açısından biberiye çayına bir parça da kabuk tarçın atabilirsiniz. Rezene: Rezene, Ege Bölgesi pazarlarında bahar aylarında bol bulunan bir bitkidir. Rezene çayı özellikle gaz ve kramp ağrılarında, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır. Özellikle bebeklerin gazlı olduğu zamanlarda sık başvurulan bir ilaçtır rezene çayı. Öksürük ve soğuk algınlıklarında ve çocuklarda boğmaca hastalığı sırasında rezene çayı yararlıdır. Listeyi uzatmak mümkün: Hıçkırık, bulantı, idrar yolları iltihabı, böbrek taşları gibi birçok durumda rezene çayına başvurabiliriz. Hindiba: Hem salatalarda, hem de haşlanarak zeytinyağı ve limon ilavesiyle kullanılabilen hindiba iyi bir idrar söktürücüdür. Karaciğer hastalarının, romatizmalıların ve şeker hastalarının sofralarının başköşesine oturtması gereken otlardan biridir hindiba ve bunlardan başka bağırsakları yumuşatır, müzmin romatizma, gut, böbrek ve safra kesesi hastalıklarında yararlıdır. Hindiba köklerinden yapılan kahve iyi bir iştah açıcıdır. Romatizma hastaları ilkbahar ve sonbaharda 4-6 hafta arası sabah ve akşam hindiba çayı içerek kür yapabilirler ve faydasını da hızla görürler. Hindiba çayı hazırlamak için kişi başına 1-2 tatlı kaşığı doğranmış hindiba kullanılır. Nane: Nane çayı, mide ve bağırsak gazlarında, bulantı ve kalp çarpıntısında içilir. Sindirim sistemi rahatsızlıklarında, karın ağrısı, ishal, safra kesesi taşı, baş ağrısı, migren, sinüzit, diş ağrısı, halsizlik, bronşit, öksürük gibi rahatsızlıklarda da tedavi edici özelliği olan nane, nefes darlığında da şöyle kullanılabilir: Bir tülbentin üzerine bal konur, üzerine taze veya kuru nane yaprakları serpilir ve yatmadan önce göğüs üzerine bağlanır, sabaha kadar bırakılır. Kekik: Kekik çok güçlü bir antiseptik olarak biliniyor. Kekik yağından elde edilen timol birçok ilaçta, hatta ameliyatlarda yara temizlemek için kullanılıyor. Eski zamanlarda salgın hastalıklarda kullanılan kekik günümüzde de grip salgınlarında bol bol kullanılmalı. Ve boğmaca olana, öksürene, bronşite yakalanana, midesi rahatsız olana, ishal olana, adet sancısı çekene kekik çayı içirmeli. Böcek sokmalarında deriye sürülerek kullanılan kekik, cilt hastalıklarında da banyo suyuna atılarak kullanılabiliyor. Zencefil: Ayurveda ve Çin Tıbbı'nda 5 bin yıldır kullanılan zencefil, ısıtıc, bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarına, mı, temizleyici, düzenleyici ve canlandırıcı bir etkiye sahip. Ayrıca faranjitte, ishal, gaz gibi durumlarda, kan dolaşımını artırmak için, kas hastalıklarında ve romatizmal ağrılarda kullanılıyor. Soğuk algınlıklarında çayını içebilir, öksürük için zencefil-zerdeçal-bal karışımını sabah ve akşam aç karnına şurup niyetine kullanabilirsiniz. Zencefil canlandırıcı olduğu için akciğerleri temizler, gazı önler ve terlemeyi artırarak cildin de temizlenmesini sağlar. Adaçayı: Kızılderililerin kutsal bitkisi sayılan adaçayı, Akdeniz yöresinde bol bol yetişir. Antibiyotik ilaç görevi gören adaçayı diş eti rahatsızlıklarında ve boğaz ağrılarında çok yararlıdır. Sinir bozukluğu, baş dönmesi, titremeye iyi gelir ve menopoz döneminde karşılaşılan terlemeyi durdurur. Ayrıca dolaşım sistemi hastalıklarında, tansiyon düşüklüğünde, sindirim sistemi bozukluklarında, psikolojik rahatsızlıklarda, halsizlikte, sinir hastalıklarında da kullanılır. Özellikle boğaz ve ağız içi iltihaplarında günde birkaç defa adaçayıyla hazırlanıp soğutulmuş çayla gargara yapın, iyi geldiğini göreceksiniz. Elma: Elma, besin değeri dışında nefes darlığı ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur, lifli olduğu için bağırsakları temizler, karaciğerinden şikayet edenler, romatizmalılar ve hatta şeker hastaları bile elmadan faydalanabilirler. Elma yatıştırıcı, uyku vericidir, başağrılarına iyi gelir. Taze elma suyu cilde sürüldüğünde dokuları sağlamlaştırır ve teni güzelleştirir. İlkbaharda toplanan elma çiçekleri kurutularak sonbahar ve kış aylarında kaynatılır ve göğse ve öksürüğe iyi gelecek bir şurup elde edilir. Kurutulmuş elma parçalarından çay yapabileceğiniz gibi kabuğuyla küçük parçalara böldüğünüz elmaları kaynatarak içine isterseniz limon ve portakal koyarak çay olarak tüketebilirsiniz.

MADIMAK OTU

Bahar aylarında doğada sıkça rastlanan ‘Madımak’ otu, şeker hastalığından böbrek taşına kadar birçok hastalığa iyi geliyor.
‘Madımak’ın doğranmış ve kurutulmuş yumrusundan hazırlanan çay, mide ve bağırsak hastalıklarıyla dizanteriye karşı antiseptik olarak kullanılıyor.
Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOP) Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Koç, “Yabancı otlarla sağlıklı yaşam” adlı kitabında, özellikle Tokat, Sivas, Yozgat ve bölgesinde sıkça rastlanan madımak otunun özelliklerine dikkati çekti.
Kitapta yer alan bilgilere göre, madımağın “drog” denen yumrusundan hazırlanan çay, mide ve bağırsak hastalıklarıyla dizanteriye karşı antiseptik olarak kullanılıyor. Madımağın doğranmış ve kurutulmuş yumrusundan hazırlanan çayın, karın ağrısının giderilmesinde, ishal ve iltihaplara karşı etkili olduğu biliniyor. Çok yıllık, otsu bir bitki olan, bahar aylarında yağan yağmurla ortaya çıkan madımak, şeker hastalığı ve böbrek taşı rahatsızlığına da iyi geliyor. Adına türküler yazılan, yemeği, konservesi yapılan madımağın tozundan hazırlanan merhem yaraların iyileşmesinde kullanılıyor. Halk dilinde keçimemesi, kuşekmeği ve söğüt otu olarak bilinen madımak, genelde köylü kadınlar tarafından toplanarak satışa sunuluyor.

KİŞNİŞ


Latince Adı: Coriandrum sativum
Familya:
Diğer İsimleri: Aşotu, Kişnişotu
Genel özellikleri:
Maydanozgiller familyasındandır. Anayurdu Akdeniz havzası olup günümüzde birçok yerde ve ülkemizde yabani bitki ya da kültür bitkisi olarak yetişmektedir. 60 cmye kadar boylanabilen biryıllık otsu bitkidir. Gövdesi yuvarlak kesitli, boylamasına oluklar halinde çizgili, soluk yeşil renkli ve dallara ayrılan yapıdadır. Bitkinin alt ve üst bölümündeki yaprakları farklı görünüşte olur. Alt yaprakları maydanoz bitkisininkilere benzer. Hafif tüylü, tuhaf ve pek de hoş olmayan koku taşırlar. Bitkinin üst kesimindeki yaprakları ip gibi ince ama düzgün kesimli ve gene hoş olmayan keskin ve tuhaf kokulu olurlar. Yaz başı ile ortası arasında gevşek şemsiyeler oluşturarak açan, beyaz ya da pembemsi açık mor renkli küçük çiçekleri olgunlaşınca, 2-7 mm. çapında yuvarlak, açık kahverengi tohum kılıfını taşıyan kokulu, kuru meyvelere dönüşür. Bol güneşli yerleri, bitek ve hafif topraklan seven kişniş bitkisi, tohumları sonbaharda ekilerek çoğaltılır. Ancak, çapraz döllenmeyle bitkinin yozlaşması meydana geleceğinden, rezeneden uzak yerlere ekilmesine dikkat edilmelidir.Kişnişin tohumunu taşıyan meyvesinde nişasta, tanen, şekerler, sabit ve uçucu yağlar bulunur. Uçucu yağında yüksek oranda coriandrol ile düşük oranda geraniol, borneol, pinen, phelladron ve asetik asit vardır.Kişniş tohumlan pastacılıkta, baharat olarak bazı çorba ile yemeklerin hazırlanmasında, içki endüstrisinde ve kişniş şekerinin yapımında kullanılır. Bazı yerlerde bitkinin körpe yaprakları salata ve güveçte pişen yemeklere katılır. Gövde ve kökü de sebze gibi pişirilip yenir.
Etki ve Kullanım: Eski Mısır papirüsleri, Çince ve Sanskritçe metinlerde ve hatta İncilde sağlığa yararlı etkilerinden övgüyle söz edilen kişnişin, tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir:• Kişniş tohumları içerdiği yağlarla mideyi uyarır: iştahı açar, sindirimi kolaylaştırır ve hazımsızlığa iyi gelir.• Aynı nedenle mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür.• Aniden başlayan mide ve karın ağrılarını bastırır.• Özellikle çocuklarda diyareyi kesici etkiler yapar.• Hafif yatıştırıcı etkisi vardır.Kişnişin bu etkilerinden yararlanmak üzere, bitkinin çiçek şemsiyeleri yaz sonunda alınır ve tohumlarının olgunlaşması için gölgeli ve havadar yerde bir süre itekletilir. Sonra şemsiyeler başasağı edilerek bir kağıdın üzerine sallanır ve dökülen tohumlan toplanır. Bunlardan ya da piyasadan alınan kişniş tohumlarından 1 tatlı kaşığı kadarı biraz ezilerek 1 bardak kaynar suya dökülür. Kabın üzeri sıkıca kapatılarak 5 dakika süreyle demlendirilir. Bu şekilde elde edilen infüzyon, yemeklerden önce birer bardak olarak içilir. Aynı etkilerinden yararlanmak için, tohumları yemeklerden önce ağızda çiğnenebilir.• Kişniş antiseptik (mikrop kırıcı) etkiler de taşır. Bu etkisinden yararlanmak için yukarıda tarifi verilen infüzyon, akne ya da yaraların üzerine uygulanır.

KİRAZ VE VİŞNE


Latince Adı: Cerasus
Familya:
Diğer İsimleri:
Genel özellikleri:
Gülgiller familyasındandır. Anayurdu, Kuzey Anadolu bölgesidir, öyle ki, Giresun ilimizin adı, yörede yetişen ve o dönemde adına ceresia denilen yabani kiraz ağacından gelmektedir. Kiraz, Antik çağlarda Avrupaya götürülmüş ve oradan dünyaya yayılmıştır. Yabani kiraz ağacı (C. microcarpa), günümüzde de Doğu Karadeniz Bölgesi ormanlarında dikenli ve dikensiz türleriyle çok bulunur ve 10-15 m. boylanabilirken, Avrupa ormanlarında 25-30 mye yükselen örnekleri görülmektedir. Dikine büyüyen ve piramit görünüşünü alan yabani kiraz ağacının çiçekleri beyazdır, ilkbaharda çiçeğinden önce yaprakları açar. Yabani kiraz ya da aynı familyadaki Mahlep (Idris) ağacına aşı yapılarak Bahçe kirazı ağacı (Prunus-Cerasus-Avium) türü elde edilir. Bahçe kirazının çiçekleri pembe-beyazdır. Meyvesi tek çekirdekli tohumunu taşır. Serin yerleri ve süzek toprakları seven kiraz ağaçları, tohumuyla çoğalır.Kiraz ağacının meyvesi, bulunduğu bölgeye göre nisan sonu ile temmuz ayı arasında olgunlaştığında, siyaha yakın kırmızı ya da sarı renkte olur. 1-3 cm. çapında yuvarlak biçimli, etli, sulu, az lifli, aromalı ve lezzetli olan meyveyi, dallara ince uzun bir sap bağlar. Fosfor, B3 ve C vitamini ile meyve şekeri yönünden zengin olan kiraz sevilerek yenen bir meyvedir. Ayrıca pastacılık, şekerlemecilik ve içki yapımında kullanıldığı gibi reçeli de yapılır. Olgun kiraz ağacının kerestesi marangozlukta kullanılır.
Etki ve Kullanım: Kiraz ağacının kabuğu, yaprakları, çiçekleri ve meyve saplan bedene yararlı etkiler taşır. Bu tıbbi etkiler ve onlardan yararlanma yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz:• Kabuğu peklik verici ve ateş düşürücüdür. Bunun için ağacın gövde ya da dallarının kabuğu soyulup kaynatılarak dekoksiyonu yapılır ve içilir.• Yapraklan müshildir. Kaynar suya daldırılan yaprakların demlendirilmesiyle hazırlanan infüzyonu içilir.• Çiçekleri göğsü yumuşatır ve öksürüğü geçirir. Bunun için ağacın çiçekleri kaynar suya daldırılıp demlendirilerek yapılan infüzyonu içilir.Kiraz ağacının tıbbi bakımından en etkili ve önemli bölümü meyve saplarıdır. Kirazın ve hatta vişnenin (Cerasus vulgaris) meyveleri yenilirken sapları atılmayıp gölge ve havadar bir yerde kurutulursa aşağıdaki tıbbi etkileri taşıyan doğal bir ilaç elde edilir:• Kiraz ya da vişnenin meyve sapları idrar söktürücüdür.• Böbrekleri ve idrar yollarını temizler.• İçerdiği bazı mineraller nedeniyle bedenin su dengesini düzenler.• Kabızlığı giderir.• Bedeni güçlendirici toniktir.Bu etkileri sağlamak için 2-3 tatlı kaşığı kurumuş kiraz ya da vişne sapı alınıp 1 bardak suya konularak kaynama noktasına kadar ısıtılır. Daha sonra ateş kısılarak 10-15 dakika daha ısıtma sürdürülür. Böylece elde edilen dekoksiyondan günde üç kez birer bardak içilir.